DURSUN ABA
Sabah kalkar erken erken
Ocak yakar Dursun aba
Kahvaltı da süt içerken
Mala bakar Dursun aba
İnce ince yağmur yağar
Ağıllar da keçi sağar
Gönlü bol,her yere sığar
Bazan sakar,Dursun aba
Saksılara diker çiçek
Bir elinde küçük bıçak
Neyine gerektir uçak
Şimşek çakar,Dursun aba
Boz eşşeğe yükler tersi
Tarlalardan alır dersi
Onda bu çalışma irsi
Kuşak takar, Dursun aba
Tencereye pilav köser
Yanına bir soğan keser
Fırtınalar gibi eser
Vurur,yıkar,Dursun aba!!
Varsan görsen bir garıdır
Her yardıma pek carıdır
Mahallenin muhtarıdır
Pek de şikar Dursun aba!!!
Mükremin Kızılca
YÖRÜK BÜKÜ
Boyumu aştığını görürüm dağların,
Bu vadide yürürken
Biladanlar küsmü buraya,neredeler?
Şahitliğini yaparlardı çağların
Ben eski ermenek lastiğini sürürken..
Boyumu aştığını görürürüm Çamların,
Uzun bir elipi saramaz kutrunu
Kurbağalar bir çığlık basar,gelenlere
Bozar sükünetini,dağların..
Sorar hatır bilmeyenlerin hatrını..
Boyumu aştığını görürüm Kayaların
Çil,çil,kınalı kınalı
Sakin sakin akan derenin içinden geçerken
Herkesin paçaları sıvalı..
En hası buralar da işli, oyaların..
Boyumu aştığını görürüm suların
Sağdan soldan bu dereye akışan
Balıklar zıplarlar berrak sular da hür,
Burada en iyisi kuytuların
Etrafa zarar vermeden gezmek,bize yakışan..
ISSIZ YAYLAM
Susuz yaylam üssüz
Gene seni yazacağım
Vafasız çiftçilere
Yeniden kızacağım
90 Serçeleri saymayı unutmuşlar
Ve..yuvalarına say döşemeyi
Sarı serçeler görünmez
Culalar sana gelmeye erinir
Benim gönlüm erinmez
Sen varken bu cihan da
Hiç bir yere yerinmez
Surların yıkıntı
Pürlerin tohumsuz,
Kaklıkların kuru,
Armutların farııdımı
Yağmursuz..
Ey benim ıssız yaylam üssüz..
Sana kavaklıdan bakacağım
İneceğim uzun koyağa
Oturup harmanda ki yuvağa,
Yakımlar yakacağım,
Senin ihya edilmene dualar yapacağım..
Ey! benim ıssız yaylam üssüz,
Teyemmümle namaz kıldığım yer
Gözümü ilk açışta bulduğum yer
Sarp kayalarına bayıldığım yer
Bir lale kokusuyla ayıldığım yer
Bebekliği bitirip,çocuk olarak,
Artık bir insandan sayıldığım yer..
Bekle geleceğim.
KUŞAKPINAR
İki tekne iki söğüt
Birbirini tamamlamış
Yükseklerde Kuşakpınar
Beni susuzlukla sınar
Kınalı kirtik karşılar
Girişinde,her varanı
İmiz imiz akar sular
Bir günde dolar Haranı
Taş obalar isli durur
Kızoğlan iniyse yaslı
Koca sahan paslı durur
Kurnasının başı taslı
Sabunluklar,Alacinler
Tarihin antik şahidi
Delik deşik olmuş inler
Kırık mezar ve Lahidi
TAŞELİ HALKI
Taşelinin o çilekeş halkını
Bayram da seyran da billenince gör
Barana da boduç gibi salkımı
Azıcık benleşip çillenince gör.
Manızanın köpüğünde ıslanıp,
Yorulunca Biladana yaslanıp
En tabii besinlerle beslenip
Toruna torbaya dallanınca gör.
Kan eksen can biter toprağımızda
Binbir motif gizli yaprağımızda
Memleket taşı var böbreğimizde
Yerler gönen olup öllenince gör
Gürül gürül soğuk sulu oluklar
Yağmur,Dolu,Kar suyuyla doluklar
Dere boylarında alabalıklar
Başı aşağıya sallanınca gör.
Civir civir ağaçlar da serçeler
Yavrusuna çekirgeler parçalar
Huzur veren dağlar,bağlar,bahçeler
Her renkten çiçekler ballanınca gör.
Kızarınca Muşmulalar Alıçlar
Yumurta kırılır çıkar bülüçler
Kartalların pençesinde kılıçlar
Yılanın üstüne çullanınca gör.
Bitmeyecek tohumları ekmezler
Küpe dolar ambarlar da pekmezler
Köpüğünü bile boşa dökmezler
İlkbahar da bitip yıllanınca gör.
Dal üstünde al al olur meyveler
Şenlenir Altıntaş,Bükler, Zeyveler
Ağustosu bekler gayrı Ayvalar
Fidanların dibi bellenince gör.
Eşiklerde Beşiklerde bebeler
Onlar ile neşelenir obalar
Hele birde önden gidip babalar
Hece hece gün gün dillenince gör
Al yanaklı bal dudaklı kızları
Şeker söyler kaymak söyler sözleri
Uzakta ki yavukluda gözleri
Gelinliği giyip tüllenince gör
ALTINTAŞA HOŞGELDİNİZ
Yaylamıza kaynar kanım
Harekete geçer anım
Allı pullu gelin hanım
Altıntaşa hoşgeldiniz
Her obada Keçi bağlı
Fazla yemeyelim yağlı
Dayıoğlu,Teyzeoğlu
Altıntaşa hoşgeldiniz
Çadırlar tek tek kurulmuş
Yaya gelenler yorulmuş
Yufka ekmekler dürülmüş
Altıntaşa hoşgeldiniz
Sabahtan kurmuşlar sacı
Doyuracak herkes acı
Şerifaba aşşa bacı
Altıntaşa hoşgeldiniz
Aşağı,yukarı çağlar
Hepimizindir bu dağlar
Baylar,bayanlar, Beğler
Altıntaşa hoşgeldiniz
Ta izmirden Antqalyadan
Alakise Gargaradan
İşte burda huzur adan
Altıntaşa hoşgeldiniz
Gürolukta akar sular
Gelen dostları muştular
Dindebol da ki komşular
Altıntaşa hoşgeldiniz
Goca şehir geliyor dar
İyi ki bu yaylamız var
SAYIN BAŞKAN SAYIN MUHTAR
Altıntaşa hoşgeldiniz
Mükremin Kızılca
21-07-07/Konya
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ
Taşeli yurdunun çilekeş halkı
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ
Gelecek yıl görüşemeyiz belki
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ
Ekmek için gurbetele gidenler
Dağlarımda Koyun, sığır güdenler
Bir eliyle yaşlısını yedenler
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ
Navağının küçük büyük köyleri
Halkımın tüm bayanları bayları
Karamanoğlunun asil soyları
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ
Vatanımın güleryüzü neşesi
Türkiyenin bu en güzel köşesi
Şerifesi,Fadimesi,Ayşesi
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ
Esnafım,Tüccarım ve Pazarcılar
Çadırlar da yufka açan bacılar
Hepiniz yurduma bir baş tacılar
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ
Yurt dışından,Yurt içinden gurbetçi
İkram eden ayrancı ve şerbetçi
Güvenlik erbabı Polis ve Bekçi
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ
Görüyoruz mutlu ve neşeliler
Öğretmenler, Öğrenciler veliler
Mustafalar,Ahmetler ve Aliler
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ
Bağda Bahçede ki meravım sakam
Bu Dünya geçici, fanidir makam
Sayın başkan,muhtar,vali,Kaymakam
SILA FESTİVALİNE HOŞ GELDİNİZ
Mükremin Kızılca
22-07-07/Konya
SULU BATIRMA NASIL YAPILIR/YENİR?
Anayla gız aşanede çen çalar
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?
Yapılınca leğen kaşık çan çalar
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?
İleğene düğürcüğü koyarsın
Varsa yanna soğan bostan soyarsın
Hele bi yapılsın sende doyarsın
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?
Kuru firek ıslatılır sahına
Biriki de kelem konur kahına
Kurul şimdi sofraların şahına
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?
Lahanayla tefekleri haşlarsın
Cevizi senitte iyce taşlarsın
Yoğurmaya ellerinle başlarsın
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?
İrezene,Maydonoz ve Feslikan
Eksik olmaz hiç kırmızı patlıcan
Dikkatli ol,yiye yiye patlacan
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?
Goca sini orta yere serilir
Kelekler ortadan dörde yarılır
Miyanesi bie marula sarılır
Nasıl yenilir bu sulu Batırma?
Yaprak haşla,soğan haşla,ot haşla
Taa öğleye doğru tam yorul işle
Ardından bir yufka dürülür keşle
Nasıl yenilir bu sulu Batırma?
Yoğurma bitmeden su karıştırma
Limonla gilleyle hoştur batırma
Ardından çay içirmeden yatırma
Nasıl yapılır bu sulu Batırma?
27-07-07
Mükremin Kızılca
ERMENEK-3
Bir ufuk ki doğuşunda ki çizgi
Seni söyler her dize de bu ezgi
Güzellik ve haşmet hep sana özgü
Ah Ermenek beldelerin şahı sen
Bu Dünya da görmeyenin ahı sen
En tabii kale yaslanır sende
Düşünmeyen kafa paslanır sende
En zır deli bile uslanır sende
Ah Ermenek hasretimin başı sen
Taşelinin en yüksekte taşı sen
Yaylaların;Torosların damında
Kartallar yuvayı kurar çamında
Mehtabı izlerim yaz akşamında
Ah Ermenek Taşelinde başsın sen
Taşelinin ufkunda ki taşsın sen
Kırk pare bucağa bir başşehirsin
İçimde ki özleme panzehirsin
Şiirlerde çağlayan bir nehirsin
Ah Ermenek Gülistansın bağsın sen
İliğime kadar işli yağsın sen
27-07-07
Mükremin Kızılca
SENİ BEKLERKEN..
Seni beklerken o Kayanın dibinde
Bana geleceğini sözünden anladım
Ilık bir yaş kaydı yanağımdan
Ağladığımı tuzundan anladım
Bir Atmaca süzülürken sarp yuvasından
Nereye gittiğini hızından anladım
Bilirim beni yürekten sevdiğini
Bunu kalbinde ki sızından anladım
Bir Gök güdük çığlığı yırtar sessizliği
Yollara düştüğünü izinden anladım
Vurgun olduğunu sözünden değil
O kömür karası gözünden anladım
Gördüm ki Kartal yüksekte Yılan sürünür
Seni dilinden değil,önsezinden anladım
Koca bir kitabın ne dediğini
Okumadan, önsözünden anladım
Bir çobanın Kaval sesi duyulur
Şiirin ustasını sazından anladım
Avcının Kafesi seni şakırken
Onun ustasını Tazından anladım
Bilirim;ben seni ararım,sen beni
Çokluğun kıymetini azından anladım
Mahbus yüreğimi azad et gelde,
Bunu alnında ki yazından anladım
16-09-07
Mükremin Kızılca
Yaylaların Kıralı
Yaylaların Kıralı,Kışlanın hası
Üstün arı buğday,Nohut, Altıntaş
Susuz komaz seni Çeşmesi,Tası
Toprağın kızıldır,Taşın altın taş
Çavdarların uzun biçilir yazın
Heryeri Define, durmayın kazın
Dayanmaz yeline telleri sazın
Ne Gümüş,ne Yakut taşın Altıntaş
Nemlidir çayırın kurumaz yaşın
Yazi Kış,Baharın hep karlıdır kaşın
Şapla kökleriyle pişen o aşın
Püfür püfür eser başın Altıntaş
Löm löm çayırında zıpla öyle gel
Domuzöldüğünde otla öyle gel
Koca daştan aşşa atla öyle gel
Toplanalım görsün bizi Altıntaş
Düdenleri derin,inleri serin
Zümrüt yeşil çayır çimen heryerin
Namert değil merttir kadının erin
Yüreğin taş,üstün taştır,altın taş
ERMENEĞE DÖNERKEN..
Karamandan Ermeneğe dönünce
Hızlanır adımım çeker giderler
Göksu vadisine varıp inince
Ağıp rampalara çıkar giderler
Gide gide yorulursun bir yerde
Katlanır bedenin ikiye dörde
Yellibelin yamacına bir er de
Dizi beklemeden çöker giderler
Sağlı sollu Köyler,kır da Bayır da
Yarışırlar;çalışma da hayır da
Taylar Yılkılarla otlar çayır da
Göveri Soğanı söker giderler
Acı bahar ağıp güney de yurda
Kanaat ehliler,kalmazlar dar da
Nevaleyi alıp en son bahar da
Çadırı çardağı yıkar giderler
Lafları bizlerin lafına benzer
Kuşları caminin safına benzer
Dağları Kafkasın Gafına benzer
Küçük yamaçları çakar giderler
Mükremin Kızılca
05/11/07
Karaman
|